Sabah, bu ayakkabiyi gorunce aklima gelenler:
90'larin ortasi sanirim. Izmir Alsancak'taki Zaptcioglu Ayakkabiya gidip anneanneme yukaridaki ayakkabinin fiyonksuz, lacivert, kalin topuklusundan aldigimizi hatirliyorum. Hani olduya simdi boyle bir ayakkabi almak istesek, ortada ne Zaptcioglu, ne Julia, ne Feyhan, ne Nazan, ne de Gondol kaldi...O yillarda bu saydigim ayakkabicilarin cogunun raflarinda kendi urettikleri gercekten deri ayakkabi ve terlikler olurdu. Istenilen ayakkabinin numarasi mi yok, cirak aksamustune Kemeraltindaki depodan yenisini getirir, anneannem parasini oder sonra bizi ayakkabiyi almaya yollardi. Bu magazalar o zamanlar benim icin acayip sikici, deri kokan ve yerleri hali kapli bogucu yerlerdi. Demir ayakkabi cekeceklerine goturmesinler diye alarm takilmaz, musteriden suphenilmezdi. Musteri de iceri girdiginde 'Ben sadece bakiyorum' demez, ne aradigini soyler onune istedigi tarzda ayakkabinin getirilmesini koltuklarda beklerdi.
Ne annemin ne de anneannemin ayakkabi magazasina girip ordaki saticilarla hizmet göremedikleri icin dalastiklarini hic hatirlamiyorum. Saticilar kibar, mesafesini koruyan eli yuzu duzgun adamlar olurlardi. Ikiside paketinden yeni cikmis temiz corap ve uygun kiyafetlerle musait bir zamanda magazaya gider, sakiz alir gibi canlari sikildikca ayakkabi almazlar, ayakkabi sayilariyla ovunmezler ve ayakkabi almaya ozel bir zaman dilimi ayirirlardi. Markalari sadece Divarese ve Deriden'de bulabildigimiz yillardi.
Simdi 760 Euro yu gozden cikarip yukaridaki ayakkabiyi almak istersek, is molasinda bir tikla kapimizin onune kadar bu ayakkabiyi getirtirtebiliriz. Ayagimiza olur olmaz, o saticinin derdi degil tabi ki. Olursa ne ala, olmazsa postanelerde uygun numara ayagimiza oluncaya kadar getir-gotur veya iade islemi yapar, cilgin alisverislerimize devam eder ayakkabidan sikilip modasi gecince veya dandik bir Ispanyol markasi replikasini yapinca da Ebay'de satariz.
Iste bir ayakkabinin bana sabah sabah dusundurttugu...