Friday, March 21, 2014

Kardesim...

Bu sabah saat 06:29 da, kardesimden gelen ilk mesaj...




25 yasinda Turkiye'de yasayan (yasamaya calisan) yasi genc ama ruhu ve sinirleri cökmus bir insan. 3000 km otedeki ablasina verdigi habere bakar misiniz? Suaralar ozel bir durumum olmasina ragmen,  bana naber, nasilsin diye sormuyor, sorma ihtiyaci hissetmiyor, biliyor ki her kosulda ben ondan cok daha iyiyim. Gunaydin dedikten sonra ettigi ilk laf -gunde soyle girip baktigi- internet sitesinin kapatildigi ve ondan zorla alinmis hak. Gepegenc bir insan güne böyle mutsuz, umitsiz, tedirgin basliyor. Aksama ne olacak, eve nasil gelecek belli degil? Gidecegi hastaneye biber gazi atilabilir, binecegi otobuse saldiri yapilabilir, pastasini yedigi kafede veya metroya bindiginde satirli biri tarafindan linc edilebilir.

Her olayda once telefonla onu ariyorum. Gonullu sandik denetcisi olup oylara sahip cikacagi icin cevresindeki herkes onunla gurur duyuyor. 

Tum bu yasanlarda ezilen, zarar goren hep gencler oluyor. Kardesim ve meydandaki bu insanlar gencliklerini bir daha yasamayacaklar. Yasitlari oldurulurken, kafalarina gozlerine fisekler yerken, kacirip gittikleri bu seneler onlara bir daha geri verilmeyecek. Keske o iclerindeki full enerji sömürülmese de bilime, sanata,  üretmeye harcansa...

Thursday, March 20, 2014

Su Icmek

Mart ayina girdik nerdeyse deviriyoruz ya, ortalarda rejim listeleri, kilo vermek icin oneriler ucusuyor. Bilincli bilincsiz herkes blogunda veya sosyal medyada rejimlerinin puf noktalarini paylasip tavsiye vermekten cekinmiyor. 

Bu listelerde cok sinir oldugum birsey var. 3-4 kilo veren herkes, kendini Taylan Kümeli zannediyor ve basliyor kliselerden bahsetmeye. En bilindigi ise su: 'Gunde mutlaka 2,5-3 lt su icmelisiniz' Bununla da kalinmiyor 'Hem de icine limon koyun' filan diye oneriyorlar.


Bu oneriyi yazan arkadasa 'Heyyy!! Sen salak misin?' diye sormak istiyorum. Mesela dusuk tansiyonu olan bir insan nasil gunde 3lt su icebilir?  Hele ki bu 3 lt'yi limonlu bir sekilde tuketiyorsa...Cok su tuketiminin hipoantremiye kadar gideri var. Bilip bilmeden kilosu ne olursa olsun bugun gune 3 lt su icmekle baslayin demek kadar yanlis birsey olamaz. O oneriyi vereni, verilen oneriyi dinleyen kisileri anlamiyorum. Borekleri, kebaplari mideye indirip 3 lt limonlu suya iksir muamelesi yapmak sacma. Agzimizi tutmayi ogrenmeliyiz!

Wednesday, March 19, 2014

Le Couvent des Minimes

Buraya yazmak istedigim o kadar cok yazi var ki...Bir gunumun 50 saat filan olmasini dilerdim. Neyse ki hersey yoluna girecek. Saf bir sekilde hic olmadigim kadar umitliyim :)

 Le Couvent des Minimes L'occitane Grubuna bagli dogal bakim urunleri ureten bir marka. Markayi ilk gordugumde fikir sahibi degildim ve Ingilizce'den yola cikarak adinin Minime'nin Manastiri oldugunu tahmin etmistim. Eve gelip marka hakkinda okudugumda hakli oldugumu gordum. Ilk olarak deneme acisindan Regenerating Facial serumunu kullandim ve cok cok memnun kaldim. Problemli cildimi yatistiran, cok guzel kokan, raf omru (maalesef) 6 ay olan ve bu yuzden hemen kullanilmasi gereken bir urun.  Serumu 'Hemen bitirmeliyim 6 aydan uzun kullanmamaliyim.' diyerek her gece kocaman 3 damla kullandigim icin 2,5 aya zor yetistirdim. Ikinci siseye coktan basladim ama bu sefer, daha az kullaniyor kullanim suresimi arttirmayi dusunuyorum.

Le Couvent des Minimes hikayesi cok ilginc! Markanin temelleri 17. yy'da bir manastira dayaniyor. Minim Kardesler 17.yy'da Fransa'da yasayan botanik bilimiyle ilgilenen monklar ve Fransiz Devrimi'ne kadar manastirin bahcesinde cesitli bitkiler yetistirip onlarla cevrede yasayan halka tedavi sagliyorlar.

Fransiz Devrimi'yle Manastir 1862'ye kadar bos kaliyor ve sonunda tekrar acilip hastalara yardim edilen bir yer haline donusturuluyor. Manastir ardindan Franciscan Missionaries of Mary' nin eline geciyor. 2000li yillarda  Franciscan Missionaries of Mary deki misyonerler yaslanip sayilari azalinca manastir once kremlerin yapildigi tesise ardindan da bir spa otele donusturuluyor. (Ben bu kismi  internet sayfasinda ilk okudugumda hafif bir siritmistim. Bu kadar cok insana yardim eden kac asirlik bir manastirin en sonunda spa otele donusmesi bana bir 'Pes' dedirtti)

Le Couvent des Minimes hayvan uzerinde testlere karsi, paketlemeleri ve urunlerinin icerikleri cok sade. Serumundan memnun kalarak asagidaki urunlerinide aldim. Lip balm'inin biraz likit olmasi, goz kreminin de raf omrunun sadece 3 ay olmasi hosuma gitmesede markadan son derece memnunum ve bitince tekrar alirim. (ki serumunda ikinci sisedeyim bile)

Son birkac senede cildime kullandigim urunlerde bakis acimi cok degistirdim ve gelistirdim. Bundan da cok yarar gordum. Bu yaklasimimi uzun sureler koruyacagimi dusunuyor Le Couvent des Minimes'i kesfettigim icin kendimi mutlu hissediyorum.


 Web sitelerinden anladigim kadariyla 11-12 ulkede satis olanaklari var ve Turkiye bu ulkeler arasinda degil. Yurtdisi siparislerinde regenerating serumuna sans vermekle ise baslayabilirsiniz :)