25 yasinda Turkiye'de yasayan (yasamaya calisan) yasi genc ama ruhu ve sinirleri cökmus bir insan. 3000 km otedeki ablasina verdigi habere bakar misiniz? Suaralar ozel bir durumum olmasina ragmen, bana naber, nasilsin diye
sormuyor, sorma ihtiyaci hissetmiyor, biliyor ki her kosulda ben ondan cok daha iyiyim. Gunaydin dedikten sonra ettigi ilk laf -gunde soyle girip baktigi- internet sitesinin kapatildigi ve ondan zorla alinmis hak. Gepegenc bir insan güne böyle mutsuz, umitsiz, tedirgin basliyor. Aksama ne olacak, eve nasil gelecek belli degil? Gidecegi hastaneye biber gazi atilabilir, binecegi otobuse saldiri yapilabilir, pastasini yedigi kafede veya metroya bindiginde satirli biri tarafindan linc edilebilir.
Her
olayda once telefonla onu ariyorum. Gonullu sandik denetcisi olup oylara sahip cikacagi icin cevresindeki herkes onunla gurur duyuyor.
Tum bu yasanlarda ezilen, zarar goren hep gencler oluyor. Kardesim ve meydandaki bu insanlar gencliklerini bir daha yasamayacaklar. Yasitlari oldurulurken, kafalarina gozlerine fisekler yerken, kacirip gittikleri bu seneler onlara bir daha geri verilmeyecek. Keske o iclerindeki full enerji sömürülmese de bilime, sanata, üretmeye harcansa...
No comments:
Post a Comment