Wednesday, April 28, 2010

Simdiki halim...

Sessiz soguk bir bahar gecesinde, melankolikligin dibine vurdugum anlardan bir digeri...

"Neden ben?" ler gene hortladilar. Biliyorum. Kotulukler bu dunyada bir tek benim basima gelmiyor. Kotu insanlarla bir tek ben karsilasmiyorum. Ama oyle kahrolasi bir karakterim varki hicbirseyi unutamiyorum. Ne iyiyi ne de kotuyu. Olanlari gormemezlikten gelemiyorum. Kafami bozani, bana kazik atani siliyorum hemen. Ayakta sapasaglam durdugum, kimseye eyvallah etmedigim icin bununla da ovunuyorum aslinda. Ama istiyorum ki benim uzuldugum kadar karsimdakide uzulsun. Kirildigim gibi oda kirilsin. Onu silmekle onu cezalandirdigimi anlamasini istiyorum. Ama nafile...

Malesef bana ogrettikleri gibi degilmis hayat. Iyilik eden iyilik, kotuluk eden kotuluk bulmuyor.

Annem'le dertlesiyoruz bazen "Buyuyorsun kizim" diyor. "Dur bak daha neler goreceksin..."

Boyle deyince daha cok korkuyorum. Bencil oluyorum.

Yeni insanlarla tanisirken daha mesafeli oluyorum, samimiyet kurmuyorum! Cunku her an kirilabilirim diye dusunuyorum. "Ah sen benim eski halimle tanissaydin beni daha cok severdin aslinda diyorum..." icimden. "Ama simdi ben senin beni sevip sevmemeni takmiyorum bile...Saygi duy yeter".

Koreldim. Sevgimi,sevkatimi, iyi niyetimi yerden yere vurarak korelttiler. Uzgunum ama artik bencil bir insanim ve hayatimda sadece ben varim.

Kirildim. Degil yapistirmak, parcalarimi bulmak bile imkansiz. Binlerce koseye savruldum. Onarilabilecegimi hic dusunmuyorum. Son 1,5 senede kendi prcalarimi ben bile bulamadim.

En kotusu ise ruhumun mutlu olmak icin beni paramparca edenlerin mutsuz olacagi o gunu beklemesi. Sakin ve sinsice...O gun gelmeden, canimi acitanlarin cani acimadan basima bir is gelirse, gozum acik gidecegim.

Icimdeki nefreti boyle acik ve net bir sekilde kustugum icin beni affedin lutfen.

Saygilarimla...

Kkt

Tuesday, April 27, 2010

Burda tasarimcinin sunu demek istedigini goruyoruz...

Efendim yukaridaki polyvore kolajimizda tasarimci icindeki karmasik duygularini anlatmaya calisiyor...Cicekler, fiyonklar onun allah ne verdiyse takmis takistirmis deli halinin bir yansimasi...Tasarimcimiz kim mi???Tabikide benim :)))) Yatmamakta israrliyim bu gece ve sacma sapan seyler yapip sizinle paylasiyorum...Ayakkabilara bittim yalniz...Birde su cantadan pazarlarda satilirdi bir zamanlar. Simdi gene hortlamis.Neyse bu sefer gorunce hosuma gitti.

Yasasin yemek yemek (2)!!!

Bu google fight cok eglenceli yahu...Baktim hangisinden bahsetsem karar veremiyorum, basiyorum "make fight"a google benim icin karar veriyor :))) Bugunku google fight'i New York'un iki meshur kek dukkani olan Crumbs Bake Shop ve Magnolia Bakery arasinda yaptirdim. Ben gayet pis bogaz bir insan olarak ikisine de bayiliyorum. Girdigim zaman arka arkaya uc dort keki goturmekten kendimi alamiyorum. Birde bu iki kek dukkani disinda Au Bon Pain'in adli bufenin bir brownileri var ki...Aman Allahimm!!!Biri beni durdursun.Suan resmen bu postu yazarken bile agzimin sulari akiyor. Calistigim hastanenin alt katinda bu bufenin bir subesi var ve utanmasam tepsiyle goturucem brownileri...Neyse bunuda burda soylemis oldum. Yolunuz duserse kkt soylemisti diye kulaklarimi cinlatirsiniz artik:))) Siz asagida da google fight sonucunu incelerken bende mutfaga kosup tatli krizine giren bunyeme cikolata takviyesi yapicam... Tatli yiyelim tatli konusalim ama degil mi?



Sopa...


Hande Yener'in uc sarkisini cok sevdim simdiye kadar...

Bir tanesi Sezen Aksu'ya ait olan Armagan adli sarkiydi, "Bu yalanci bahar bir gun bitecek..." diyordu o sarkisinda. Sarkinin anlami benim icin buyuktur. Detaylara girmiycem. Uzulecegimi bile bile kendimi ateslere attigim bir donemin sarkisidir. Dinlerken hala biraz icim ciz eder.

Sevdigim bir diger Hande Yener parcasi ise "Acele Etme"ydi ki, bu sarkinin klibi o zamanki Turkce pop klipleri icinde gercekten cok degisikti. Bu sarkiyi ne zaman dinlesem aklima 2004 yazinda Alsancak'ta, gecenin bir vakti sirtimdan ter aka aka nasil yaz okulu derslerine calistigim gelir. Apartman bos ben bangir bangir bu sarkiyi dinlerdim.

Birde bir sarkisi daha vardi Hande Yener'in "Yola Devam" diye...Arada hala mirildanirim. Cok severim. Motive edicidir. "Yikilidigin her an kolay olumden vazgec, kalk aynalara bak/Sen zamansiz yurek yakan, hayati yalan dolan olmadin hicbir zaman " der...Yine kendimden birsey bulurum o sarkida.

Sonra kaybettim Hande Yener'in kendisini. Tarzini degistirdikten, ve ozellikle Turkiye'den ayrilip Kral TV'ye zaplamayinca haber alamadim. Elektronik muzigi seven, dunya capindaki elektronik muzik sanatcilarini takip eden bir insan olarak, son 3-4 senede olan degisimini yavan, gecici ve basarisiz bir heves olarak gordum ve sogudum kendisinden.

Tesadufen az once Sopa adli klibini gordum. Klibi gercekten guzel olmus. "Haydi hop eller havaya.." tarzina girmeden, elektronik muzik tabanli bir pop sarkisi olmus "Sopa". Ben sevdim ve izleyip dinlemenizi tavsiye ederim.

Muziksiz kalmayin...





Monday, April 26, 2010

Ne olur benim ol...


Cok guzel degil mi???Ben cok ama cok begendim. Bunu giyip, saclarimi soyle arkadan bir topuz yapip, bes cayina gidesim geldi. Yada beni birileri is yemegine falan davet etsin orda giyeyim ben bunu...Cok guzel deyip, 10 numara veriyoruz...

May Day Wesfalenhallen


Maalesef katilamayacak olsamda May Day 30.04.2010 da Dortmund Westfalenhallen'de gerceklesecek. 4 ayri salonda tum elektronik muzik severleri biraraya toplayacak olan festival bu sene Armin van Buuren, Dan Reaves gibi pek cok dunya capinda DJ i 15 saatlik bir partide konuk edecek. May Day siradan bir elektronik muzik partisi degil. Biletleri 15 Avrupa ulkesinde satilan, partinin oldugu gun, Dortmund tren istasyonunun insanlarla dolup tastigi bir muzik festivali. Bu tarz muzigi seven biriyseniz bu festivali kacirmamanizi ve bir kere bile olsa orda bulunup o enerjide cosmanizi isterim. Blogta hakkinda bahsetmek icin cok gec kalmis olsamda belkide aranizda yakinlarda olup bilet bulabilecekler olabilir. Erkek arkadasim bu partide bensiz egleniyor olacak.Parti ile detaylari ondan alacagim... Umudum Temmuz'da Amsterdam'daki Sensation White'a yetisip ve ona da beraber gidebilmek. Muzikle ve sevgiyle kalin...

Yasasin yemek yemek!!!


Biri organik urunler satan ve daha hesapli olan Whole Foods Market digeri ise bir gurme marketi olan ve fiyat olarak daha yuksek urunleri satan Dean&Deluca... Ikisinde de super yiyecekler mevcut. Karsilastirmak, su daha iyi demek benim gibi bogazina duskun biri icin imkansiz. O zaman ne yapalim. Google fight'a soralim...Eglenelim, ogrenelim :)))

Pazar gunu NY

Simdi size kalkip, NY hakkinda tavsiyelerde bulunacak degilim. Gittiginizde sunu yapin bunu yapin da demiyorum. Herkesin gezme hizi, zamani, zevkleri de degisik oldugu icin tavsiyede bulunmak sacma olabilir. Ben en iyisi size yagmurlu bir pazar gunu buralarda neler yaptigimi anlatayim...Haftada bir gunu bile calismadan geciremeyen bir insan oldugum icin once sabah erken kalkip, universiteye gittim. Islerimi bitirip eve gitmeyi dusundum. Buarada sunu belirteyim, bir ay onceki bahar havasindan eser yok. Hava soguk, yagmurlu ve herseyden ote 14-15 derece. Hava insani, eve kapatip ustune yorgani battaniyeyi cektirecek cinsten.

Genede icimden bir ses ne isin var evde deyince attim kendimi en yakin metro istasyonuna. Sansimda yaver gitti ve hemen binmem gereken 6 numarali tren geldi. Nerde insem, ne yapsam diye dusunurken Canal Street'e gitmek aklima geldi. Bilmeyenleri bilgilendirelim. Canal Street Manhattan'in guney batisinda ve Izmir'in Kemeraltisi gibi bir yer...Ancak Canal Street'in bir guzelligi de Canal Street metro istasyonundan cikip Broadway caddesine saptiginizda, biraz yuruyusle Soho'ya varabilmeniz.

...Ki iste ben bugun bunu yaptim...Canal Street'ten cikip once Soho turu, ardindan da Union Square'e kadar yurudum.

Soho cidden cok cici. Her yerinden cool insanlar fiskiriyor. Ara sokaklarda butikler, cok guzel cafe-publar, sanat galerileri mevcut. Rivayete gore pekcok unluylede karsilasilinabilinir(mis). Mis diyorum cunku ben unlu biriyle tabiki karsilasamayacagimi biliyorum...

Soho turumu tamamlayip, bir kac dukkana girdim. Iclerinden bir taneside Face Stockholm'du. Ordan kendime 4 ayri pembe tonunda toksik olmayan, icinde formaldehit ve diger zararli maddeleri icermeyen ojelerden alip yoluma devam ettim. Hepsi cidden cok tatlilar. Simdi neden 4 farkli tonda pembe aldin diye sorabilirsiniz. Valla bende bilmiyorum. Hosuma gitti hepsi.Yaz icin beyaz veya cicekli elbise ve bluzlarimla hepsinin uyum sagliyacagini dusunuyorum. Kafamda sunu hayal ettim. Beyaz keten gomlegim, kot mini etegim, parmak arasi terliklerim ve bu ojelerden herhangi biri!!!Yaz gelsin lutfen :))))

Soho'dan sonra Union Square'e dogru yola ciktim. Yolda French Connection UK'in indirim magazasina rastladim. Elimde hic poset tasiyacak halim olmadigindan oraya ayri bir gun girme karari aldim.

Union Square'e varmadan hemen once, sol tarafta ki Strand Bookstore'a girdim. Yok boyle biryer! Strand Bookstore 1927'den beri hizmet veren eski ve yeni kitaplari cok uygun fiyata satan bir kitapevi. Ben cok sevdim cunku Avrupa'da bulundugum sehirde sinirli sayida Ingilizce kitaba ulasabiliyorum. Hemen kendim ve erkek arkadasim icin yemek ve kokteyl kitaplari topladim. Bir ara kendimden gecip elimdekilerin ne kadar agir oldugunu farketmemisim. Sonra farkettim ki bunlari eve tasisam bile ulkeye geri donerken yanimda cok agirlik yapacaklar. Maalesef sadece birkacini alip bazilarini uzulerek raflara biraktim.

Strand Bookstore'dan ciktiktan sonra karsidaki Max Brenner'e girmek istedim. Malum, o kadar yemek kitabi karistirdiktan sonra karnim acikmaya basladi ve birseyler atistirmaliydim.Max Brenner iceride cikolata ve cikolatali urunlerin satildigi, marshmallow'lu cikolata pizzasi ve cikolata fondusuyle unlu biryer. Iceri girdim ama yer bulabilirsem ne ala...Bir kuyruk var ki en az yarim saat beklemek lazim...Hic isim olmaz dedim ve hemen koseyi donup attim kendimi Whole Foods'a...Iki vegan browni paketletip hemen Whole Foods'un yaninda bulunan Filene's Basement Store'a girip ayakkabilara soyle bir bakinip ciktim.


Iste bir pazar gunum boyle gecti. Hicbirsey yapmayip kimse ile sosyallesmesem bile yollarda yurumek, farkli bir sehirde olmak, cevreyi gozlemlemek gibisi yok. Fakat bu fikir suan benim hayat tarzima yansimis oldugundan dolayi acaba bu bir bagimlilik mi demekten kendimi alamiyorum. Nitekim benim icin boyle bir hayat tarzi cok eglenceliyken simdiye kadar 4 ulkede yasamis erkek arkadasim, gelecegimiz konusunda benim daha oturakli bir hayat tarzina sahip olmam dusuncesinde...Zaman ne gosterir bilemeyiz ama tek bildigim onun gibi seyahat etmekten ve yeni yerler kesfetmekten sikilmadigim. Hepinize iyi haftalar diliyorum...Sevgiler,

Kkt



Sunday, April 25, 2010

Obama Condoms

Komik degil mi???Ilk basta dalga gectiklerini dusunsemde, internette bakip arastirdiktan sonra kendi kendime guldum. Sonrada aklima geldi. Zenginin mali zugurdun cenesini yorar derler bizim oralarda...Benimki de o hesap oldu. Paylasmak ve birazda olsa gulumsetmek istedim. Sevgiler, opucukler...

Monday, April 19, 2010

Mark


Mark


Mark'in biyiklarinin oldugu yerdeki kil koklerinin gercekciligine dikkatinizi cekmek isterim. Dudak ve dudak altindaki cizgiler, dislerdeki parlama...Fantastik!!!


Photorealistic sanatci olan Chuck Close'un eserini gordum dunya gozuyle. Bugun tum gun, nasil olsa yagmur yagacak diye "The Met" teydim. Muzede en etkilendigim, dakikalarca onunde yer isgal ettigim tablolardan sadece bir tanesi de "Mark" ti. Ne kadar sabirla, itina ile yaratilmis!! Hayran olmamak gercekten mumkun degildi. Gezmelere doyamadigim NY metropolitan sanat muzesi postlarimin ardi arkasi kesilmeyecek. Beni izleyin. Saygilar, sevgiler!

Not: Resimler bana ait degiller.

Tuesday, April 06, 2010

back soon


An itibari ile NY'ta yim. Her ne kadar blogta size yazmak icin soz verdiysemde gunlerim feci yogun geciyor ve birakin blog yazmayi, eve gittigimde bilgisayari acamiyorum bile. NY tabi ki cok guzel...Hele ki an itibari ile hava 27 derece olunca:)))Boyle giderse burdan Avrupa'ya bronz bir sekilde donup arkadaslarimi kiskandirabilirim. Daha dogru duzgun sehirde dolastigim soylenemez cunku arkadas ziyareti ve yerlesmek 4-5 gunumu aldi. Simdilik benden bu kadar. Ancak kameram hep yanimda ve sanirim gercek NY postlari haftasonundan itibaren dokulmeye baslar. Sevgi, opucuk ve saygiyla,

kkt

bu mudur?evet budur :)

Su yaraticiliga sapka cikarmayayim da kime sapka cikarayim? Fikri kesinlikle cok orjinal buldum ve partilerde giymek icin bir tane almak isterim. Acaba kendim de yapabilir miyim? Maalesef o kadar becerikli degilim. Aslina bakarsaniz Steven Rodrig'in yaptigi bu ayakkabilar sadece kucuk bir maket ve giymek icin uygun degil. Ancak insan neden bunun gibi birsey yapilmasin diye dusunmeden edemiyor. Sanatcinin benzer eserlerini gormek isterseniz buraya tiklayabilirsiniz.