Eminim hepinizin cok sevdigi, takintili oldugu bir takim seyler vardir.
Mesela kiz kardesim, babam(rip) ve ben kirtasiye urunleri manyagiyiz. Sanirim bu olayimiz biraz genetik. Kirtasiye hastaligina baska bir postta deginip fotograflarla size ozetliycem:)
Bugun yazacagim ortaokul ingilizce hazirlik sinifinda baslayan
bir takinti. Kulplu bardak yani mug takintisi.
Sene 90'larin ortalari ve benim dogum gunum. Kuzenim elinde bir Gundogdu torbasiyla beni ziyarete geliyor. O zamanlar Gundogdu dukkani Izmir Alsancak'in en guzel hediyelik esya vs. satan yerlerinden. Parfumcu filan degil yani. Kutuyu acar acmaz uzerinde iki domuzun tavuklari besledigi resme ve canli renklere sahip ilk bardagima sahip oluyorum. Suan yasadigim eve getirememis olsamda onu cok severim hala annemin mutfak rafinda durur.
Birkac yil sonra anneannemden benzer bir dogum gunu hediyesi geliyor hem bana hem de kiz kardesime. Beyaz zemin uzerinde, dalinda kirmizi bogurtlenlerin oldugu, cok nazik ve kibar bir Bone China. Ama bu sefer, bu bardaklar bufenin kapali dolabinda, "anneanne hatirasi" kontenjaninda, korunmasi gerekli ve yanginda ilk kurtarilacaklar arasinda yerini aliyor. zirt pirt kullanilmaz, arada bir cikarilip bakilir ve yerine konur.o dolabin kurali budur. Bu kontenjanda ayrica kiz kardes yeni dogdugunda babanin calisanlarindan birinin Almanya'dan getirdigi muzikli bardak bile vardir. Oyle ki, 80 lerin sonunda boyle bir bardaga Turkiye'de sahip olmak zor oldugu icin, anne tarafindan arada bir bize gosterilir sonra yerine kaldirilir.
Hatta ne kadar ironiktir ki artik bu bardak Turkiye'de piyasaya dustugunde biz bardaktan zevk alamaz olmustuk.
Zaman icinde annemde zuccaciyeye merakli bir insan oldugu icin, evdeki bu kulplu bardak sayisi gunden gune artar. Arada kirilanlar olur. Belki kimi bardaklar cok sevilir, kimisi az ama mutlu mesut bir sekilde caylar icilir, kahveler hopurdetilir.
Uc sene once, yani yuvadan uctuktan sonra, birazda bulundugum ortam itibariyle cok entrasan bardaklarla karsilasilir. Ya da ziyaret ettigim ulkelerden
"Ay sunu hediyelik alayim, bunuda rafima ben koyarim" derken birde bakilir ciddi bir bardak takintisi olusmaya baslamis.
Isin komigi ben seviyorum diye herkese de bardak hediye eder duruma gelinir. Hatta, bir insanla yeni tanistiysam ve dogumgunune davet edildiysem ilk hediyesi mutlaka bardak olur.
Ulkemi tanitim amacli olarak uzerinde Izmir yazan 15 bardagi nasil Almanya'ya getirdigimden bahsetmek gorevini annemin anlatmasini istiyorum zira bavulumu kapatirken yasadigi macerayi kendisi hala unutmamistir.
Hepinizi opuyor, temiz bardakli gunler diliyorum. Nitekim baski bile olmus olsa asagidaki resim gibi bir bardaktan kimse birsey icmek istemez sanirim:))))
Sevgi ve saygiyla,
kkt
No comments:
Post a Comment